Bu yıldan tam 10.000 yıl önce bir köydeyiz. Bu köy Malatya
yakınlarında Aslantepe Höyüğü olarak bilinen yerde olduğu için bu köye
Aslantepe köyü diyeceğiz. Köyün avcılarının işi bugün iyi gitmişti. Bir geyik
avlamışlardı. Köye doğru giderlerken aniden bir kurt çıktı önlerine. Kurt çok
zayıf ve güçsüzdü. Kurdu takip etmeyi düşündüler. Kurt bir kayanın arkasında
kayboldu. Avcılar kayanın oraya doğru gittiklerinde yerde yatan kızıl saçlı
hamile bir kadın gördüler. Kadın onlara anlayamadıkları bir şeyler söyledi.
Kadını köye götürdüler. Köyün başkanı kendi göğsüne bastırarak “Kallu” dedi
kadına; sonra elini kadının göğsüne uzatarak başını salladı. Kadın “Ninna”
dedi. Artık adını öğrenmişlerdi. Kadın o gün köyde kaldı. Gece yarısına doğru köyden
bir çığlık duyuldu. İki gündür doğum sancısı çeken Ninna’nın sesiydi bu. Köyün
ebesi koşarak Ninna’nın yanına geldi. Ebe yardım etmeye çalışsa da elinden bir
şey gelmiyordu. Ninna’nın bir anda sesi kesildi ve ebenin elinde bir bebek
vardı. Ninna ölmüştü. Kallu bebeği kendi çocuğu ilan etti ve adını Aninna
koydu. Aninna’nın da annesi gibi kızıl saçları vardı. Kallu bildiği her şeyi
Aninna’ya öğretti. Aninna’nın hafızası çok güçlüydü. Duyduğu hiçbir şeyi
unutmuyordu. Aninna bir gün ava giderken yolda bir kurt yavrusu gördü. Onu
evcilleştirdi ve adını Kara koydu. Kara sürekli Aninna’yı takip ediyordu. Kara
çok akıllı bir hayvandı ve köydeki Manat adlı avcıyı kurtarmasıyla kutsandı.
Bir gün Kallu Aninna’ya annesinden kalan son eşyaları verdi.
Bu eşyalar bir bakır parçası, bir tarak, bir mühür, bir kolye ve bir bıçaktı.
Yaşlı Hurru bu bakırın Doğuda bulunduğunu söyledi Aninna’ya. Bunun üzerine
Aninna yollara koyuldu…
Bakalım Aninna annesinin yaşadığı köyü bulabilecek mi?
İyi bir kitap teşekkürler.
YanıtlaSil