Hangi Kitap?

17 Kasım 2014 Pazartesi

Harry Potter ve Felsefe Taşı - J.K. Rowling


Harry hayatından nefret ediyordu. Hiçbir zaman normal bir çocuk olamamıştı. -teyzesi Petunia ve eniştesi Vernon'a göre. Halbuki ne kadar normal biri olsa da onlar yaptığı en ufak bir şeye kızıyor ve ceza veriyorlardı. Annesi ve babası hayatta olsaydı reklamlardaki çocuklar gibi mutlu ve normal olabilirdi. Ama Harry normallikten olabildiğine uzak bir çocuktu. Yine merdiven altındaki odasında (ya da kilerde) bunları düşünüyordu ki eniştesi salondan mektupları getirmesi için bağırdı. Harry emirlere uyup gelen mektupları almaya gitti. Mektupları gözden geçirirken içlerinden birinin kendi adına yazılmış olduğunu gördü. Bu bir yanlışlık olamazdı çünkü adres merdiven altındaki dolap olarak bitiyordu. Daha zarfı bile açmamışken kuzeni Dudley mektubu elinden kaptı ve "Baba! Harry mektuplarını karıştırıyor!" Vernon enişte mektubu inceledi ve anında sinirlendi. Mektubu yırtarak şömineye attı derken şöminenin içinden aynı mektup çıktı. Sonra bir tane daha, bir tane daha, bir tane daha... Kapıdan pencereden her yerden mektup yağmaya başlamıştı. Ama yine Harry birini bile okuyamadan kendini arabanın içinde evlerinden çok uzağa, eski yazlıklarına giderken buldu. Vernon enişte Harry'i (ve kalan herkesi) kaptığı gibi arabaya sürüklemişti. Geldiklerinde de "MEKTUPLAR YOK!" diye sevinmişti. Harry olanları kavramaya çalışırken -ve uyumaya- kapıdan tok bir ses geldi. İkinci bir sesle kapı yere yıkıldı. Dev gibi bir adam içeri gelip "Harry! Seni son gördüğümde bir bebektin! Neyse, doğum günün kutlu olsun Harry!" ve ona üzerinde "Mutlu yıllar, Harry" yazan bir pasta uzattı. Harry girdiği şoktan çıkmaya çalışırken "Sen kimsin?" diyebildi. "Ben Hogwarts'ın bekçisi Hagrid'im. Hogwarts'ı biliyorsun tabi." "Şey-hayır." Hagrid'in yüzündeki ifadeyi görünce, "Özür dilerim." "Özür mü diliyorsun? Bu onların suçu!" diyerek eniştesiyle teyzesini gösterdi. "Mektupların eline geçmediğini biliyordum ama bu kadarına da pes! Annenle babanın her şeyi nerede öğrendiğini merak etmedin mi hiç!?" "Her şeyi derken-?" "NASIL HER ŞEYİ Mİ? Yani sen hiçbir şey bilmediğini mi söylüyorsun?!" Harry sinirlenmişti. "Elbette birkaç şey biliyorum. Toplama çıkarma yapabiliyorum." Vernon enişte Hagrid'in konuşmasını durdurmak ister gibiydi ama dev gibi haline karşılık korkmuştu. "Harry, sen bir büyücüsün." ve mektubu ona uzattı. Harry Hogwarts adlı bir büyücü okuluna kabul edilmişti. Tüm hayatının değiştiği anı yaşadığından haberi bile yoktu.

***

Harry Hogwarts'a kabul edilip nasıl hayatı değiştiyse, sizin de bu kitapla hayatınız değişecek. Zaten bu tip serileri sevenler için Harry Potter serisi eşsizdir. Zaten bu dünyada kitap okumayı sevip de Harry Potter duymayan yoktur. Bu kitabı en az beş kere okumuşumdur ve sonraki okumalarımda ne kadar ne olacağını bilsem de kitap beni hiç sıkmadı. Sizi de sıkmayacağından eminim. İyi okumalar^^

Yayınevi: YKY
Orjinal adı: Harry Potter and The Philiosopher's (Sorcerer's) Stone

Serinin tüm kitaplarının filmleri çekildi ama ben daha yeni yazmaya başlıyorum. Yine de kitabın filmini izlemedim diyorsanız aşağıdan film afişine tıklayarak fragmanını izleyebilirsiniz.



Her Güne Bir Kitap

15 Kasım 2014 Cumartesi

Evrenin Sonundaki Restoran - Douglas Adams

Başlangıçta Evren yaratıldı ve bu birçok kişiyi kızdırdı. Yine de birçok ırk evrenin bir tanrı tarafından yaratıldığını düşünmüş ve çeşitli şeylere inanmışlardır. Ayrıca yine birçok ırk Evren'e dair açıklamalar bulmak için epey çalışmışlardır. Örneğin bir ara süperzeki bir ırk Hayat, Evren ve Her Şeye Dair Nihai Cevabı bulmak için daha da süperzeki olan Derin Düşünce adında bir bilgisayar inşa etmişlerdir. Derin Düşünce yedi buçuk milyon yıl boyunca Nihai Soru'nun cevabını araştırıp hesaplamış ve en sonunda cevabın kırk iki olduğunu söylemişti. Cevaba sinirlenen süperzeki ırk ise cevabı kabullenmemiş ama bilgisayar Nihai Soru'nun gerçek bir soru bile olmadığını söylediğinde, Nihai Soru'yu bulabilmesi için başka bir bilgisayar inşa etmeye başlamışlardır. Yerküre denilen bu bilgisayar neredeyse bir gezegen boyutundadır ve üstünde bir bilgisayarın parçası olduklarından habersiz maymunumsu yaratıklar bile vardır. Ama ne yazık ki Yerküre tarafından Nihai Soru'nun öğrenilmesine beş dakika kala milyonlarca yıllık proje Vogonlar tarafından yok edilmişti ve her şey sonsuza dek kaybolmuştu. Ya da öyle sanılıyordu çünkü bu tuhaf maymunumsu yaratıklardan ikisi sağ kalmıştı. Hayat, Evren ve Her Şeye Dair Nihai Cevabı ve Nihai Soru'yu bulmak için yapılan projeden geriye kalan tek şey onlardı ve bir Vogon gemisi yavaşça onlara doğru geliyordu.

***

Douglas Adams'ın komik anlatımıyla Otostopçu'nun Galasi Rehberi ikinci kitabıyla burada. Evrenin sonunda ne olduğunu merak ettiğiniz oldu mu? Douglas Adams'a göre orada bu mükemmel evrenin yok oluşunun manzarasını izlerken ızgara köfte yemek isteyenler için bir restoran var. Uzay geminize atlayıp küçük bir zaman yolculuğuyla bu restorana gidebilirsiniz. Ya da bu kitabı alıp okuyabilirsiniz. İyi yolculuklar ya da okumalar^^

Yayınevi: Kabalcı
Orjinal adı: The Restaurant at the End Of The Universe

Serinin ilk kitabı için tıkla.



Her Güne Bir Kitap

14 Kasım 2014 Cuma

Otostopçunun Galaksi Rehberi - Douglas Adams

Galaksinin haritası bile olmayan ıssız bir köşesinde, küçük bir güneşin etrafında tamamıyla önemsiz mavi-yeşil renkli bir gezegen döner. Gezegenin maymundan gelen halkı o kadar ilkeldir ki kol saatinin hala etkileyici bir icat olduğunu düşünürler. Halkın çoğu mutsuzdu. Bunun için birçok çözüm önerilmişti ama çoğu yeşil renkli kağıtların hareketleriyle ilgiliydi. Bu da tuhaftı ki mutsuz olanlar, kağıt parçaları değildi.
Daha sonradan bir Perşembe günü kafede oturan bir kız bir anda ters giden şeyin ne olduğunu farketti ama daha birilerine söyleyecek zamanı bile bulamadan aptal bir felaket yaşandı ve bu fikir sonsuzda dek kayboldu.


Otostopçu'nun Galaksi Rehberi'nin öyküsü, bir evle başlıyordu. Çok da güzel bir ev değildi ve bu ev koskoca galakside sadece Arthur Dent için önemliydi. Büyük olasılıkla da şans eseri bu evin onun yaşadığı yer olmasıydı. Aslında bu Perşembe sabahı ev ömrünün son saatlerini yaşıyordu. Belediyenin kestirme bir yol yapmak için evi yıkacağı, Arthur'a henüz uygun bir şekilde belirtilmemişti. Arthur her zamanki gibi uyandı, pencereden baktı, büyük sarı bir buldozer gördü. Banyoya gidip dişlerini fırçaladı. Mutfakta çayını hazırlarken evinin çitlerinin yanından geçen bir buldozer daha gördü. Şimdi kahvaltısını ediyordu. Sanki gözden kaçırdığı bir şey vardı ki yer bir anda sarsılmaya başladı. Arthur'un kafasındaki tüm sarı renkli şeyler bir araya gelip bir buldozer oluşturdu. Koşarak dışarı çıktı ve kendini buldozerin önüne attı. Evinin yıkılacağını şimdi öğrenmişti. Ama görevlinin söylediğine göre belgeler neredeyse 1 yıldır yerel planlama ofisindeymiş ve istese şikayet edebilirmiş. Evinin yıkılacağından şimdi haberi oluyordu yahu!
Gökyüzünde bir anda ortaya çıkan devasa şeyleri gördüklerinde işçilerin hepsi kaçışmaya başlamıştı. Arthur ne olduğundan habersiz evinin yıkılmaktan kurtulduğunu farkedip doğrulduğunda karşısında arkadaşı Ford Prefect'i bulunca oldukça şaşırmıştı. Elinde garip vızıldayan bir nesneyi havaya doğru kaldırmış bekliyordu. "Koskoca galakside gele gele Vogonlar mı buraya geliyorlar?! Neyse ki havlum yanımda. Seni buradan kurtaracağım dostum, tıpkı buraya ilk geldiğimde senin beni kurtardığın gibi." Arthur arkadaşının dediği saçmalıklar karşısında gökyüzüne baktı ve daha şaşıramadan Dünya, yok olmadan önce ses üretiminde ulaşılabilecek en üst noktayı gördü. "Yerküre halkı, lütfen dikkat. Yıldız sisteminizden geçen bir hiperuzaysal ekspres yolu inşa ediyoruz ve gezegeniniz az sonra yok edilecek. İşlem iki Yerküre dakikasından kısa sürecektir. Teşekkürler." Dünyanın her yerinde anlayamamaktan doğan bir panik koptu ama kaçacak yer yoktu. Bunu farkeden Vogonlar anonsa yeniden başladı: "Bu kadar şaşırmanız anlamsız. Bütün belgeler, elli Yerküre yılı boyunca Alfa Centauri'deki planlama dairesinde duruyordu. Resmi bir şikayet için bol bol vaktiniz vardı." Anans yeniden kesildi. Bu sırada bazı bilim insanları Vogonlara bir mesaj göndermeyi başarıp bir ricada bulunmuş olmalıydı ki anons tekrar başlamıştı ama gelen ses öfkeliydi: "Alfa Centauri'ye giden olmadı da ne demek? Orası sadece dört ışık yılı uzaklıkta! Çevrenizdeki olaylarla ilgilenmediyseniz, bu sizin sorununuz! Yok etme ışınlarını harekete geçirin."
Korkunç bir sessizlik oldu.
Korkunç bir gürültü oldu.
Korkunç bir sessizlik oldu.

***

Bilim-kurgu sevenler için listede ilk ona giren kitaplardan biri. Hem güldürüp hem heyecanlandıran bir kitap ki tanıtımda olabildiğince örnek vermeye çalıştım. Ayrıca kitap çoğunlukla Nihai Soru (Evrenin, hayat'ın her şeyin cevabını veren soru.) ile alakalı ama ondan bahsetmedim çünkü serinin diğer kitaplarına yayılmış bir durumda ve tanıtımda yazmak hem uzun sürer hem de insanın hevesini kaçırabilir diye düşündüm. Yazdığım tüm kitaplar gibi yine okumanızı tavsiye ediyorum. İyi okumalar^^

Yayınevi: Kabalcı
Orjinal adı: The Hitchhiker's Guide To The Galaxy

Serinin ikinci kitabı için tıkla.

Bu kitabın da ayrıca filmi var. Filmde bazı bölümler diğer kitaplardan alınmış ve seri karıştırılmış gibi bir şey. Ayrıca film ikincisi de çıkacak gibi bitmesine rağmen sanırım pek tutmadığı için ikincisi çıkmamış. Ne kada IMDB puanı düşük olsa da bilim-kurgu sevenler için 10/10'luk bir film. Ayrıca 2005 yapımı bir film olduğundan efektleri şimdiki filmlerle karşılaştırmayın. Filmin afişine tıklayarak fragmanı izleyebilirsiniz.




Her Güne Bir Kitap

13 Kasım 2014 Perşembe

Son İsyan - James Dashner

Thomas'ı çıldırtan şey kokuydu. Neredeyse 1 aydır bembeyaz bir odada yalnız kalmak değildi. Arasıra gelen yemeklerle zamanı tahmin etmeye çalışıyordu ama onlar da düzenli olarak gelmiyor gibiydi. Ona Işıl'a yakalandığını söylemişlerdi. İnsanı insan yapan her şeyi silip süpüren, sonunda tamamen delirten berbat bir virüstü. Şimdi de ona yakalandığı hastalık hakkında düşünmesi için bolca zaman veriyorlardı. Ona, arkadaşlarına  her şeyi yapan İSYAN'dı ve bedelini ödeyeceklerdi. Thomas geçen her gün bunun için yemin ediyordu. Öfkesini yatıştırmak için her zamanki gibi kapıya bakmaya başladı. Daha önceden birçok kez kapıyı açmayı denemişti ama sadece yemek verdiklerinde alttaki küçük delik açılıyordu ki kapı açıldı. Thomas mahsur kaldığı zaman boyunca bunun hayalini kurmuştu ama şimdi bir şey diyemiyordu. İçeri Fare Adam girdi. "İyi günler, Thomas. Endişelenme birçok iyi haber alacaksın. İnan bana." Kesin bunlar da bir yalandı. Her zamanki gibi. "Peki neden Işıl'a yakalandığımı söylediniz?!" "Işıl'a gerçekten de yakalandın Thomas. Ama sende bir etkisi olmadı çünkü sen bağışıksın. Ve sokaktaki insanlar sizin gibilerden gerçekten nefret ediyorlar. Bana inandığını görebiliyorum Thomas. Sizin gibilerden en zekileri toplayıp Işıl'a bir ilaç üretmek için İSYAN'ı kurduk. Tabi grubunuzda bağışık olmayanlar da var onlar ise kontrol denekleriydi. Neyse bu kadar konuşma yeter herhalde, arkadaşlarını görmek istemiyor musun?"
Thomas odaya girdiğinde tüm arkadaşlarını güvende ve mutlu olarak görünce söyleyecek söz bulamadı. Kayranlılar, B Grubu kızları, Minho, Newt, Tava, Aris, Brenda, Jorge ve Teresa... Newt ve Minho'yla şakalaşırken Fare Adam dikkati çekmek için boğazını temizledi. "Kıymık'ı çıkarmadan önce konuşmamız gereken birkaç şey var. Bu doğru, hafızanızı geri kazanacaksınız. Ve ayrıca çoğunuz bağışıksınız. Bazı arkadaşlarınız ise değil ve maalesef çoktan Işıl'a yakalandılar. Şimdi onları açıklıyorum..."

***

Seri aynı sürükleyicilikle devam ediyor. Kitabın sonuna doğru belki James Dashner'ı öldürmek(!) isteyebilirsiniz. Her şey cevaplanıyor. Ayrıca kitabın adının yine yanlış çevrildiğini düşünüyorum ki normalde "Ölüm İlacı" gibi bir şey olması gerekiyor ve orjinal adın "Son İsyan" ile bir alakası yok. Ama WICKED (İSYAN) 'ı İsyan diye çevirdiklerinden başlık ile uyumlu olmuş. Neyse önemli olan başlık değil kitabın içeriği. İyi okumalar ^^

Bu seriye başlamadan önce derin bir nefes alın. - Deseret News

Yayınevi: Pegasus
Orjinal adı: Death Cure

Serinin ilk kitabı için tıkla.
Serinin ikinci kitabı için tıkla.



Her Güne Bir Kitap

12 Kasım 2014 Çarşamba

Alev Deneyleri - James Dashner

Kayranlılar Labirent'ten kurtulduktan sonra kurtarıcıları her şeyin sona erdiğini söylemişlerdi. Ama İSYAN'ın yalanları daha yeni başlamıştır. Thomas, Teresa ve diğerleri artık güvende olacakları sözüyle huzurlu bir biçimde uyurken Teresa aniden Thomas'ın zihninde bağırmaya başlar. "Ters giden bir şeyler var." Teresa ayrı yatakhanede olduğu için telepati yetenekleri işlerine yarıyordu ama bir süre sonra Teresa gitti. Thomas Teresa'ya ulaşamıyordu. Etrafında da bağırışlar duymaya başlayınca yataktan kalktı ve tüm Kayranlıların panik içinde olduğunu gördü. Yatakhanenin pencereleri kırılmış ve "Ben Deli'yim, beni öldürün!" diye bağıran feci şekilde yaralı ve garip davranan insanlarla doluydu. Onları kurtaran kişilerden de eser yoktu. Kapı da kitliydi. Newt yangın söndürücüyü alıp kilidi kırdı ve karanlık odaya daldılar. İçerisi garip kokuyordu. Sonunda biri ışık düğmesini buldu ve herkes manzaraya şaşkınlıkla baktı. Onları kurtaran kişiler tavanda asılı duruyorlardı. Ölülere bakmamaya çalışıp odada gezinmeye başladılar ve odadaki tek kapının üstündeki yazı herkesin ilgisini çekti. Teresa Agnes, A Grubu, Denek A1, Hain. Hain de ne demek oluyordu? Kapının kilidini bu sefer o kırdı. İçeri dalıp "Teresa?" diye seslendi ama cevap olarak sadece bir sifon sesi geldi. Bir anda utandı ama dışarı çıkanın Teresa değil tanımadığı bir erkek olduğunu farkedince anında "Sen de kimsin? Dün gece burada uyuyan kız nerede?!" "Adım Aris ve dün gece beni buraya koyduklarından beri sadece ben varım." "Ama kapıda Teresan'nın ismi yazıyor. Aris değil!" Çocuğa tabelayı gösterdi ama bir anda şoka uğradı. Teresa'nın adı yerine Aris'in ismi yazıyordu. "Dün gece seni buraya kim getirdi?" "Bilmiyorum, silahlı bazı tipler bizi kurtardı ve her şeyin yolunda olduğunu söylediler." "Nereden kurtardılar?" "Labirent'ten dostum, Labirent'ten."

***

Birinci kitaptan sonra merak patlaması yaşıyorsunuz. Kitabın anlatımından gerçekten de o dünyada bir karaktermişsiniz gibi ne olacak diye sonraki bölüme geçmeden bölümün kurgusunu kuruyorsunuz. İlk kitap küçük bir macera gibi kalıyor.

Yayınevi: Pegasus
Orjinal adı: Scorch Trials

Serinin ilk kitabı için tıkla.
Serinin üçüncü kitabı için tıkla.


Her Güne Bir Kitap

11 Kasım 2014 Salı

Ölümcül Kaçış - James Dashner (Maze Runner)

Gözlerini açtı ve hızlıca yükselen bir çeşit asansörde olduğunu farketti. Neler olduğu, buraya nasıl geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu. Hatta hiçbir şey hakkında hiçbir fikri yoktu. Hatırlamaya çalıştı. Thomas. Adı buydu. Peki neden başka hiçbir şey hatırlamıyordu? Ani bir sarsıntıyla yükselen asansör durdu. Kendini dengeleyip gözlerinin karanlığa alışmasını bekledi. Asansörün tavanından bir anda gelen ışık karanlığa alışma çabalarının hepsini yok etti. Asansörün yukarısından bazı insan sesleri geliyordu. "Şu çıkıntıya bakın.", "Tam bir lülekafa.", "Kaç yaşında?", "Geri dönüş yok, kardeşim." Thomas doğruldu ve yukarı baktı. Herkes çocuktu. Tam olarak yetişkin biri yoktu. Ve herkes erkekti. Çocuklardan bazıları Thomas'ı yukarı doğru çekerken içlerinden biri "Tanıştığımıza memnun oldum çaylak, Kayran'a hoşgeldin." dedi.

Thomas meraktan ölüyordu. Ölmemek için etrafına bakınmaya başladı. Kayran dört tarafı büyük sarmaşıklarla kaplı taş duvarlarla çevrili garip bir yerdi. Tahtadan barınaklar ve büyükçe bir orman vardı. Sonradan fark ettiği üzere duvarda bir kapı vardı. Sonunda insanlar dağılmaya başlayınca liderleri gibi gözüken tipe "Neredeyim?" diye sorabildi. "Kötü bir yerdesin."

Thomas Kayran'ı daha iyi tanımaya başlamıştı. Buradaki herkes kendisi gibi sadece isimlerini hatırlıyorlardı ve hepsi birer ay aralıkla Kutu'dan Thomas gibi gelmişlerdi. Herkes farklı gruplara ayrılmıştı. Lider, çiftçi, temizlikçi, doğrayıcı, mezarcı... ve koşucu. Thomas nedense Newt adlı bir Kayranlı ona bunları anlatırken kendisinin anında bir koşucu olması gerektiği hissine kapılmıştı. Newt ona koşucuların labirentin haritasını çıkardıklarını ve bu yerden bir çıkış yolu aradıklarını söylediğinde ise içindeki istek daha da artmıştı. Labirent Kayran'ın kapılarının ardında olduğunu, kapıların her gece kapandığını ve labirentin her gece değiştiğini söylemişti. Thomas burada olmasa o devasa taşların hareket edebileceğini düşünemezdi bile. Kayranlılar ise labirentin gece kapanmasından memnundular çünkü onları labirentteki Izdırap Veren dedikleri yaratıklardan koruyordu. Daha önce hiçkimse bir Izdırap Veren görüp de hayatta kalmamıştı. Newt ona bunları anlatırken Thomas koşucu olacağından emindi.

***

Kitap gerçekten çok güzel ve sürükleyici. Distopya sevenlerin kitaplıklarından eksik etmemesi gerekn bir seri. Ayrıca kitabın Türkçe başlığı normalde Labirent Koşucusu olması gerekiyor ama nedense Ölümcül Kaçış diye çevirmişler. Ayrıca serinin adı da Labirent değil. Neyse kitabın başlangıcındaki tüm sorular cevaplanıyor ve ikinci kitabın soruları ekleniyor. Kitabın sonunu okumanızı da tavsiye etmem çünkü gerçekten çok sürükleyici bir kitap ve kitabın sonuna bakamadan sonuna kadar okumuş olacaksınız. Eğer ödeviniz veya başka bir işiniz yoksa bir günde bitirebilirsiniz :D

Yayınevi: Pegasus
Orijinal adı: Maze Runner

Serinin ikinci kitabı için tıkla.
Serinin üçüncü kitabı için tıkla.


Ayrıca kitabın filmi de var. Fragmanını izlemek isterseniz film afişine tıklayın :)










Her Güne Bir Kitap
Tiny Book