Hangi Kitap?

2 Aralık 2010 Perşembe

En Yaramaz Kız Okulda / Enid Blyton

Elizabeth Allen çok şımarık bir kızdı. Şu ana kadar tam 6 tane mürebbiyesi olmuş ve hiç biri onu terbiyeli güzel bir kız yapamamış. Elizabeth’in annesi olan bayan allen onu Whyteleafe okuluna göndermeye karar vermişti.Elizabeth okula giderken ”en kısa zamanda döneceğim” diye bağırarak yemin etmişti.Yaramazlık yapıp okuldan attırılacağını umuyordu.Böylece eve dönebilecekti.Ama Whyteleafe okulunda kurallar biraz farklıydı.Burada her hafta bir toplantı yapılıp,cezaları çocuklar veriyordu.Birde burada bazı çocukların fakir oldukları da düşünülürdü.Toplantıda herkes parasını kumbaraya atar ve herkese 2 pound verilirdi.Kahvaltılarında da getirdikleri yemekleri mutlaka paylaşmak zorundalardı. Elizabeth’e yatak odaları gösterildi. Onun dışında 4 çocuk daha orda kalıyordu. Adları Ruth,Helen,Belinda ve Joan’dı.



Elizabeth okulun kurallarına uymadığından bir sürü ceza alıyordu. Okulda çok yalnız olan ve kimsenin sevmediği Joan’a yardım eden Elizabeth, zamanla onunla çok iyi dost oldu. Joan ona yaramazlıklarının nedenini sorduğunda okuldan ayrılma düşüncesini açıklar. O da bu okuldan kimsenin atılmadığını söyler. Ondan okulda başarılı olur ve kurallara uyarsa okuldan ayrılabileceğini öğrenir.


O yarıyılın ardına Elizabeth çok başarılı bir öğrenci olur. Bu arada Joan ile annesinin ilişkisinin düzelmesine yardımcı olur. Bu okulda öğrenildiğinde takdirle karşılanır. Yaşanan tüm bu olaylar onun okulla ilgili düşüncelerini değiştirir. Elizabeth okuldan ayrılacaktır ama sadece sömestri tatili için.

13 Kasım 2010 Cumartesi

Ben Adamı Tipinden Tanırım / Fulya Taşçeviren

Gerçekten çok karakter sahibi bir kitap. Öğrenci tipleri, Anne-Baba tipleri, Öğretmen tipleri, Aşık tipleri...
Kitap her tür tipi tanıtıyor. Tiplerin nasıl özellikleri olduğu, genellikle neler yaptıkları... Peki siz hangi tipsiniz? Yoksa ben hiçbir tipe benzemem benim özel bir tipim var mı diyorsunuz?

28 Ekim 2010 Perşembe

Karne Oyunu - Andrew Clements

Çok çok zekiydi Nora. Daha yeni yürümeye başlamışken 500 parçalık bir yapbozu kolayca bitirmişti. Her parçayı algılayabiliyordu. Ama kimsenin bu zekiliğini bilmesini istemiyordu. Nora sınavlarda özellikle kötü not almaya çalışıyor ve bir "özel sınıf"a geçirilmekten ödü patlıyordu. Çünkü notları pek iyi olmayan arkadaşı Stephen'i kaybetmek istemiyordu. Nora sınavlardaki notların her şeyi ifade etmediğini kanıtlamak için başını büyük bir belaya soktu. Ama sonunda herkesi büyük bir şaşkınlığa uğrattı.

2 Ekim 2010 Cumartesi

MASALIN ASLI - 1 / Aydınlıktan Karanlığa - Vasıf ÖNGÖREN

      Öncelikle bana bu kitabı veren Gönül ve Yüksel Öc'e teşekkür ediyorum... İyiki bana önerdiler ve ben de iyiki  okudum.

Masalın Aslı dizisi birbirini izleyen on masaldan oluşur. Bu masalların altısı 1. kitapta dördü ise 2. kitaptadır. Ben size 1. kitabı anlatıyorum.

Bu masalı bir çocuk anlatır. Masalın anlatılabilmesi için bazı koşullar vardır. Öncelikli olarak on kişi dinlemelidir. Üstelik masalı dinleyenlerin de on kişiye daha anlatması zorunludur. 
Masal on kimsesiz çocukla başlar. Bu çocuklar neredeyse doğadaki tüm hayvanlarla arkadaştırlar. Tesadüfen içinden ışık gelen bir kovuk bulurlar. On çocuk kovuğun içine girer ve önlerine beyaz bir kapı çıkar. Beyaz kapıyı açarlar ve kendilerini beyaz renkli bir odada bulurlar. Sonra karşılarına siyah bir kapı çıkar. Siyah kapıyı açmaya giderler. Ama beyaz kapıyı tutan olmayınca beyaz kapı kapanınca, çocukların yarısı beyaz odada yarısı dışarıda kalır. Beyaz odada olanlardan biri beyaz kapıyı açınca siyah kapıda açılır. Böylece siyah kapıya dayanan çocuklar hızlarını alamayıp ikinci odaya düşerler. İkinci oda siyahtı. Bir çocuğa sen beyaz kapıyı tut biz ilerleyelim dediler. Sonra karşılarına mor bir kapı çıktı. Siyah kapıyı tutan olmayınca kapı kapandı. Biri siyah kapıyı açtı, aynı anda mor kapıda açıldı. Düzenin nasıl gittiğini anladılar. Hepsi bir kapıyı açık tuttu ve sona kalan kapıyı açınca tüm kapılar açıldı. Sonra önlerine bir kuyu çıktı. On çocuk kuyunun etrafında dizildi. Kuyunun içine bakarken, kuyuya inen bir basamak gördüler. Çocuklardan biri basamağa bastığında ikinci basamak oluştu. İkinci basamağa basmak için ayağını kaldırdığında ise birinci basamak kapanmaya başladı. Hemen ayağını ilk basamağa koydu ve tekrar basamak ortaya çıktı. Basamakların da kapılardaki gibi olduğunu anladılar ve her biri bir basamakta durdu. Sonuncusu aşağı indi ve ışığın kaynağını buldu. Çocuklarda biri elini ışığın kaynağına soktu. Eline bir cevher geldi. İkinci kez sokunca başka cevher gelmedi. Sonra basamaklardan aynı sırayı takip ederek dışarı çıktılar. Karınları çok acıkmıştı. Sonra biri “keşke şurada et ve meyve olsaydı” dedi. O an cevherden bir ışık çıktı. Sonra önlerinde bir koyun ve meyveler, ama koyunun bir budu eksik! Yemeklerini yediler. Cevher istedikleri şeye dönüşmektedir! Ne yapmaya karar verdiler dersiniz? Bu cevherlerle bir çocuk ülkesi kurmaya karar verirler. El birliği ile elde ettikleri cevherle acaba düşledikleri ülkeyi kurabilmişler midir?

16 Eylül 2010 Perşembe

Kaptan Düşükdon'un Maceraları


Hikayede George Beard ve Harold Hutchins adında iki çoçuk var. Bu çocuklar kendi yarattıkları kahram Kaptan Düşükdon hakkında bir çizgi roman yazdılar. Herkes çizgi romanlarını çok komik buldu. Ama okul müdürleri Bay Krupp hariç. Onları çok kötü azarladı. Böylece iki kafadar üç boyutlu hipnoz yüzüğüyle müdürlerini hipnotize ettiler. Sonra onu Kaptan Düşükdon'a dönüştürdüler. Ama o kendini gerçekten Kaptan Düşükdon zannederek kötülükle savaşmak için camdan atladı. George ve Harold onu durdurmaya çalıştı ama önce dünyayı kurtarmaları gerekiyordu. Acaba dünyayı nasıl kurtaracaklar?

14 Eylül 2010 Salı

Yeryüzünü Saran Tehlike

Dünya’daki tüm petrol bir gecede yok oldu. Kardeşin Ned ve sen bu gizemi araştırmak üzere göreve çağrılıyorsunuz. Bu felaketin nedenini bulmak için bayağı uğraşmanız gerekebilir.
Bu kitap bildiğiniz tüm kitaplardan daha farklı. Bu kitapta bir macerayı kendin oluşturuyorsun. Hızlı ve doğru bir şekilde karar vermen lazım. 22 farklı sondan doğru olanı bulabilecek misin?

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Haklar Ve Ödevler


Haklar ve ödevler nedir? Haklar ne işe yarar? Ödevsiz bir gezegende olmak ilk başta güzel gelebilir peki sonra?
Her birimiz ıssız bir adada yaşamadığımıza göre birlikte yaşamanın birbirimize karşı getirdiği sorumluluklarımız vardır. Bu birlikte yaşamanın getirdiği bir sorumluluktur. Sorumluklarımız da bize bir takım ödevleri yüklemektedir. İşte bu sorumluk ve ödevleri yerine tam anlamıyla yerine getirenlere de “insan gibi insan” deriz. Çünkü insan gibi insanlar kendilerinin en temel ödevlerinin başkalarına saygı göstermek olduğunu bilirler.

Hiçbir sorumluluk olmadığı için hak diye bir şey de yok. Sinema sahibi sinemayı ne zaman isterse açıyor. Otel sahibi oda dolu olmasına rağmen o odayı başkasına veriyor ve o odadakiler odalarını kaybediyorlar. Ödevsiz bir dünyada olursak haksız bir dünyada olmuş oluruz…

İnsanlar uzun süre çocukların anne ve babalarını düşünmeleri gibi, hakları ve ödevleri dağıtan üstün bir varlık olduğuna inandılar. Bunlar krallar, diktatörler veya din adamları olmuştur. Başkalarının hak ve ödevlerine karar veren bütün bu insanlara “zorba” denir.


Zamanla her ülkede yaşanan vatandaşların hak ve ödevlerini belirleyen yasalar vardır. Yasal anlamda hakkımız yoksa özgürlüğümüz de yok demektir. Haklar ve ödevler özgürlüklerimizin bekçileridir.


Bir hak, eğer herkes aynısına sahipse gerçek bir haktır. Ne yazık ki insanlar yeryüzünde aynı haklara eşzamanlı olarak sahip olamamışlardır. Bu nedenle insan hakları evrensel bildirgesi yayınlanmıştır. “Her bireyin yaşama hakkı vardır.” Ama insanca yaşama hakkı…















24 Ağustos 2010 Salı

Başarı ve Başarısızlık

Başarı nedir? Önemli tek başarı başkalarını geçmek midir? Oysa başkasının gözünde başarı olan bize başarı olarak gelmeyebilir. Peki, gerçekte başarı nedir? Çok zengin ya da çok ünlü olsak yine de dünyanın en mutlu insanı olur muyduk? Başarısızlık karanlık bir tünele benzer. Kendimizi hep başarısız hissedip oradan çıkamayacağımızı düşünürsek oradan çıkamayız. Böyle zamanlarda bize inanan birine ihtiyaç duyarız ve o zaman tünelin ucunda küçük bir ışık belirir.


İşte size aynı olayda iki farklı davranış:

Bir: “Zavallı oğlum, en ufak bir denge duygusu yok sende, ooof of, gerçekten de daha kırk fırın ekmek yemen gerek senin…” Adam oğluna bisiklete binmeyi değil, ona ne kadar beceriksiz olduğunu ve bunu asla başaramayacağını anlatmaya çalışıyor.

şte bu durumun yarattığı sonuç; “Başarısızlık korkusu başarısızlığın kendinden de beter!” dir.


İki: “Evet, evet, ayağını hiç yere koymadan en az iki metre gittin, aferin! Hadi biraz daha gayret, önüne bak ileri doğru, işte böyle. Çok yeteneklisin, bugünlük yeterince ilerledin bile, gidip birer sıcak çikolata içelim, yarın sabah yeniden geliriz. Yarın patikanın sonuna kadar gideceğine adım kadar eminim…” Çocuk ileriye baktığında, az sonra ulaşacağı başarıyı görüyor ve kendine güveniyor.


Başarılı olmak için başkalarının da buna inanmasına gereksinim duyarız. Ayrıca başarısızlık bizimle konuşmaya çalışan gerçek dost gibidir. ;Hani “dost acı söyler ama gerçeği söyler!” örneği gibi. Bize yolunda gitmeyen, değiştirmemiz, geliştirmemiz ya da tümüyle bırakmamız, vazgeçmemiz gerekenler hakkında pek çok bilgi verir. Bu başarısızlıkları okuyup anlamak yerine unutmayı seçersek çevremizdeki çember içinde döner dururuz.


Başkalarına başarılarımızı göstermek hoşumuza gidebilir ama bu davranışımız onları üzebilir de. Başarıyı içselleştirmek bu noktada önem taşır. Bu bizim başarımız olduğuna göre bunu çevremizdekilerle aramıza bir engel olarak sunmamalıyız.


Başarı ve başarısızlıklarla, ancak projelere istekle sarıldığımızda, içimiz içimize sığmadığında, harekete geçtiğimizde, deneyler yapma isteği duyduğumuzda karşılaşırız. Karşılaşacağımız son, her ne olursa olsun en yararlı sonuç “kendimizi keşfetmektir.”











23 Ağustos 2010 Pazartesi

Liderler ve Diğerleri


Lider ne demektir? Bir liderin özellikleri nasıl olmalıdır? Liderler kimleri yönetir?



Herkes lüks bir arabayla dolaşmaya veya her zaman en iyi yere oturmayı istediği için lider olabilir mi? Böyle insanlar sadece gücü severler ve bir liderin yapması gerekenleri unuturlar. Örneğin, halkın sorunlarını çözmek ya da yeni projeler üretmek gibi.

Liderin böyle işleri yapabilmesi için planlı, iyimser ve kendine özgüveni olması gerekir. Ancak bunları yaparken zaman zaman kendisini eleştirenler olduğu gibi, haksızca suçlayanlar da olacaktır. Bu anlamda liderlik bir anlamda risklidir de.

Ama yönetmeyi seviyorsak, kısaca liderlik hoşumuza gidiyorsa, her zaman yönetebileceğimiz birisi vardır: Kendimiz. Demek ki öncelikli olarak kendimizi yönetmemiz gerekiyor ki başkalarına da lider olabilelim.

21 Ağustos 2010 Cumartesi

Mutluluk ve Mutsuzluk

Mutluluk ve mutsuzluk nedir? Rahat yaşamı olan herkes mutlu mudur? Herkes için geçerli mutluluk var mıdır? Mutlu olduğumuzda fark etmediğimiz halde, neden mutsuzluğumuz hemen fark ediliyor? Galiba mutsuzluk ilgi çekici! Örneğin, Romeo ve Jülyet hikayesi mutlu sonla bitseydi bu kadar ilgi çekici olmazdı. Biliyorsunuz aileleri Romeo ve Jülyet’in evlenmelerine izin vermediğinde, onlarda gizli gizli buluşmaya başlamışlardı. Hikaye bu noktada ilgi çekici oluyor. Çünkü Jülyet istemediği bir başka kişiyle evlenmeye zorlandığında kendini zehirleyecek, Romeo ise Jülyet’in öldüğünü sandığı için intihar edecek. Oysa… Bu öyküde bu kadar ilginç olan mutsuzluktur.


Sahip olamadığımız, üzüldüğümüz ve yapamadığımız şeyleri düşündüğümüzde hemen mutsuz oluruz. Herkes için yeterince mutsuzluk vardır?

Mutluluksa hemen hemen hep yanımızdadır. Sadece onu görmek için biraz çaba gerekir. Kendimizi bazen birileriyle karşılaştırdığımızda başkalarında olup da bizde olmayanı fark ederek mutsuzlaşırız. Elimizdekilerle mutlu olabiliriz. Peki mutlu olmak bu kadar kolay mıdır? Evet, bizi ne mutlu eder? Bu soruya doğru yanıt verdiğimizde tek yapılacak, yanıtın peşinden gitmektir.

20 Ağustos 2010 Cuma

Cesaret ve Korku

Cesaret ve korku ne demektir? Nelerden korkarız? Karanlıktan veya kaynağını bilmediğimiz ani ve yoğun seslerden neden korkarız? Karanlık ve gece korkumuzun insanlık tarihi kadar eskiye uzanan bir geçmişi olabilir mi?
Korku olmasa tehlikeden korunamaz mıydık?

Örneğin bir kayakçı pist dışında kaymak istemiyor çünkü çığ düşebilir korkusu var. Ama arkadaşları gidiyor ve üstlerine gerçekten de çığ düşüyor. Kurtarma ekipleri hala onları arıyor. Çığ korkusu pist dışı kaymayı reddeden kayakçının hayatını kurtardı. Acaba pist dışı kaymayı reddeden kayakçı korkak mıydı? Hayır, cesur insanlar da korkar. Çünkü üstesinden gelmeleri gereken zorluk ve tehlikelerin farkındadırlar.

Korku, bizi ezip elimizi kolumuzu bağlamaya çalışan bir güçken; cesaret, bu gücü harekete geçmemizi sağlayan bir güce dönüştürür.

Küçük cesaret alıştırmalarıyla yaşantımızdan korkuyu uzaklaştırabilir miyiz? Korku korkak mıdır?

Kısaca korkumuzu yenebilir miyiz? Bir diğer deyişle cesur olabilir miyiz?

Dizinin on birinci kitabı çocuklara "korku" ve "cesaret" kavramlarını öğretiyor.

17 Ağustos 2010 Salı

Doğa ve Kirlilik

Doğa nedir? Doğanın kirlenmesi ne demektir? Doğa hep kirli olmadığına göre bu kirliliğin oluşumunda insanın “daha hızlı, daha yüksek, daha uzak ve daha güçlü”ye ulaşma isteğinin bir payı var mı? Doğa bizim bu isteklerimizi daha ne kadar kaldırabilir?
Biz de doğanın bir parçası mıyız? Eğer biz doğanın bir parçasıysak doğaya zarar verdiğimiz gibi kendimize de zarar vermiş olmuyor muyuz?


İnsan doğayla uyumlu olarak yaşayabilir mi? Doğayı yok eden ne? Acaba bunda yaşayabileceğimiz başka dünyalar yokken, birçok ülke ve bu ülkeler arasındaki rekabetin bir payı var mıdır?


Doğa biz olmadan da yaşayabiliyor! Peki, biz doğa olmadan yaşayabiliyor muyuz? Hayır, o halde dünyamızı daha fazla kirlenmeden kurtarmak için elbirliği ile işe başlamanın zamanıdır.

Şu ana kadar yaptığımız buluşlar doğanın gittikçe kirlenmesine ve yok olmasına neden oldu, artık yeni buluşlar doğayı yok olmaktan korumak adına olmalı. Yani yine uygar olarak kalacağız ama doğayla uyumlu ve onunla birlikte keyif çıkararak…





15 Ağustos 2010 Pazar

Özgür Olan ve Olmayan

Özgürlük ne demektir? Özgürlük ne işe yarar? Burada robotlardan örnek verebiliriz. Robotlar günümüzde her şeyi yapabilecek şekilde tasarlanıyor. Ama önüne konulan tıpatıp aynı olan iki kırmızı şekerden hangisini seçeceğine karar veremiyor. İşte burada “Özgürlük aynı zamanda nedeni olmadan bir şeye karar verebilmektir”.



Uzaktan kumandalı arabanın kumandasının kolunu sağa itersek sağa, sola itersek sola gider. Oysa insanların uzaktan kumandası ya da programlanabilme özelliği yoktur. Çünkü insanlar özgürdür. Ama bazen özgürlük özgürlüğü öldürebilir. Örneğin özgür olarak uyuşturucu alırsan, bu senin özgür olarak yaptığın son seçim olacak. Öyle ki zamanla uyuşturucu senin özgürlüğünü tamamıyla öldürecek. Çünkü uyuşturucu bağımlılık yapar. Böylece kişi parasını hep uyuşturucuya yatırır ve işsiz kalır, hatta yaşamını bile yitirebilir.


Özgür olmak bazen rahatımızdan vazgeçmeyi gerektirir. Çoğumuz eve bir köpek isteriz. Ama ilk anda köpeğin ihtiyaçlarını sağlaması gerekenin biz olduğumuzu unuturuz. Öyle ya! Okuldan eve geldin, arkadaşlarınla buluşup, oyun oynayacaksın ama köpeğin gezdirilmesi gerekiyor! Yağmurlu günlerde bu çekilmez olabilir, özellikle köpek silkelendiğinde ona yakınsanız. Salt bunları düşünüp köpek almaktan vazgeçsek de çok şey kaçıracağımızı bilmeliyiz. Köpeğinizle oyun oynama, onunla ilgilenme, arkadaş edinme zevki gibi.

“Ama yine de özgürlüğümüzü; zevkler, mutluluklar, yeni insanlar ve daha neler neler keşfetmemizi sağlayacak seçimler yapmak için kullanabiliriz.


İşte o zaman özgürlük bir araç haline gelir. Mutluluğumuzu -tamamen kendi sorunluluğumuzun eseri olan mutluluğumuzu kurmanın aracı haline


Dizinin dokuzuncu kitabı çocuklara “özgürlük” kavramının ne olduğunu ya da “ne olamayacağını” anlatıyor.”



13 Ağustos 2010 Cuma

İş ve Para

Neden çalışmak zorundayız? Kimse çalışmasa Dünya ne halde olurdu? İş ve çalışma arasında nasıl bir ilişki vardır? Çalışmak zor mudur? İşin zorluk derecesi hayatımızı nasıl etkiler? Yararlı-yararsız iş var mıdır? İşsiz olmak neden zordur? İş-emek ve para arasındaki ilişki nasıldır? İnsanlar başkalarının çalışmasına neden ihtiyaç duyar? Örneğin polis olmadan güvenlik, doktor olmadan insanların sağlık sorunlarımızı çözümleyebilir miyiz? Kısaca hepimizin birbirimize ihtiyacı olduğu gibi aramızda çok gelişmiş bir işbirliği de vardır.

Emeğimizin karşılığını elde etmek adına paranın bulunuşu neden önemlidir? Para icat edilmeden önce insanlar nasıl yaşıyordu. Takas yapılırken biri ondan 3 yumurta istese ve onda olmasa ne oluyordu? Paranın kulu kölesi olmak yani "tutsak eden para ve özgürleştiren para"nın anlamını açıklayabilir misiniz?



Dizinin sekizinci kitabı çocuklara "iş" ve "para" kavramlarını anlatıyor.





Savaş ve Barış

Savaş nedir? Savaş istediğimizi elde edebilmek için güç kullanmaktır.


Her şeyi yöneten güç olduğunda ne olur? Bu soruyu yanıtlayabilmek için insanların ilkel ya da doğal yaşam koşullarını düşünmek gerekir. Her şeyin en güçlü tarafından belirlendiği durumlarda, güçlü korku duymaz mı? Duyar herhalde çünkü kendinden güçlü birinin çıkacağı korkusu her an onunladır. Bu durumda herkes korku ile bir diğerini kendisine düşman hisseder.
İşte bu noktada zeki insan çözüm yolu arar. Bu durumda güçlü ve güçsüz için aynı kuralların olması gerekmez m? Olur da kurallara uyulmasını kim sağlayacak? Güvenlik güçleri ne işe yarar? Barış nedir? Ya da doğal bir şey midir? Ülkeler arasında barış olmazsa ne olur? Bir de barışın simgesi neden “beyaz bayrak”tır? Ülkeler, barışı sağlamak için savaşı mı hazırlar? Her şeye rağmen barışı kurmak için en uygun an “hemen şimdi”dir!





11 Ağustos 2010 Çarşamba

Bildiklerimiz ve Bilmediklerimiz

Hayatta kalabilmek için bilgiye gereksinimimiz var mı? Bu anlamda bilmek neye yarar? Bilgi ile merak arasında nasıl bir ilişki var? Bütün bilgileri merak ettiğimiz için mi öğreniriz? Bilmek özgür olmak için midir? Hiç bir şey bilmeden ilgimizi çeken mesleği ya da sporu nasıl seçebiliriz? Ne kadar çok bilirsek o kadar çok seçeneğimiz mi olur? Ah bir de eleştirel zeka konusu var: Eleştirel zekaya sahip olmak, kabullerden ve kesinliklerden kaçınmak demektir.

Keşifler, eleştirel zekası olanlar sayesinde yapılmıştır. Tekrar etmeyi reddedenler sayesinde iyi bildiğimize inandığımız şeye alışmayı reddedenler sayesinde...
Dizinin altıncı kitabı çocuklara bilmek kavramını anlatıyor.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Güzellik ve Çirkinlik

Neden iyi olanı güzel, kötü olanı çirkinle ifade ediyoruz. Gerçekte güzelliğin iyilikle kötülüğün çirkinlikle ilgisi var mıdır? Bütün insanlar güzel midir? Birine güzel gelen insan başkalarına da güzel gelir mi? Aynı soruları çirkinlikle ilgili olarak da sorabiliriz. Peki bir insanı gerçekte çirkin yapan dış görünüşü müdür? Hayır, bir insanı gerçekte çirkin yapan davranışlarıdır. O halde güzellik de dış görüntümüzle değil içimizdeki güzellik olmalı. Güzellik yarışmalarındaki kadınlar-erkekler neye göre güzel?

Unutmadan solucan mı güzel, uğurböceği mi? Hemen uğurböceği diyoruz, neden? Solucanın sevilmemesi onun adına baştan haksızlık değil mi?
Güzellik insanda farklı bir mutluluk yaratır. Örneğin güneşin batışını, ayın yükselişini, bir sanat eserini izlerken erkek ya da kadın milyonlarca kişinin ne hissettiğini anlar, onlarında bu güzellikte etkilendiğini hissederiz. Bu tür mutluluk da ancak bizimle başkaları arasında sürekli paylaşılarak var olur.











8 Ağustos 2010 Pazar

Oğlanlar ve Kızlar


Neden 2 cinsiyet var? 3,4,5 hatta 10 cinsiyet olabilirdi.Oğlanlar ve kızlar arasındaki farklar nedir? Aşık olmak ne demektir?
Dizinin dördüncü kitabı çocuklara "erkek" ya da "kız" olmanın farklarını anlatıyor

6 Ağustos 2010 Cuma

Gerçekten ve Yalancıktan

"Doğru söylemelisin", "Yalan söylemek çok kötüdür".Oysa her şey bu kadar basit midir? Yalanı niçin severiz? Birini üzmemek için yalan söyleyebiliriz. Bir filmin yalancıktan olduğunu bilsek de ağlayabiliriz. Gerçek ve yalan arasında seçim yapmak kolay değildir.
Dizinin üçüncü kitabı çocuklara "gerçek" ve"yalan"kavramlarını anlatıyor.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Adalet ve Haksızlık


Adalet nedir? Haksızlık nedir? Günde kaç kere "Ama bu haksızlık!" diyoruz? "Adil", "aynı" mı demektir?
Eşitistan Ülkesinin vatandaşları acaba bu konuda ne düşünüyorlar? Kendi haksızlık kutumuza gün boyunca neleri koyabiliriz? Peki, cezalar ne işe yarar? Haklı ve haksız ceza olur mu? Haksızlık şiddet doğurur mu?
İnsan Hakları ve Çocuk Hakları nedir?
Uff amma da soru var. Peki yanıtlarını verebiliyor muyuz?
Çıtır Çıtır Felsefe Dizisinin ikinci kitabı çocuklara adalet ve haksızlık kavramlarını çocuğa uygun bir dil ve içerikle anlatıyor.

Bay Çiklet Ve Güç Kristalleri

Bugünkü kitabımız Bay Çiklet serisinin son kitabı olan "Bay Çiklet ve Güç Kristalleri"
Köpek Jake'i anımsıyorsunuzdur herhalde. Polly'nin yanında bir çukur kazmaya başlar ve çukurda bir çanta bulur. Çantanın üstünde ise 1559 yazmaktadır. İçinde ise iki tane kristal vardır. kristaller öyle güzeldir ki Polly, akşama kadar onlara baktı.
Haaa bu arada Polly'nin gerçek adını bu zamana kadar size söylememiştim. Unutmadan Polly'nin  adınıda size söyleyeyim. Evet söylüyorum; Peril Beril Meril Hoppa Hoppa Londra Stereo İo İo Leb Leblebi Armonika La Hoykala Hopşin Topşin Kapşin Lolipop Hulahop Mutlu Yıllar Tobi.  Biraz uzun değil mi? Seri olarak söyleyebilir misiniz?
Akşam olduğunu farkettiğinde evine gitti. Kristalleri de mücevher kutusuna kilitledi. Polly ogece kötü bir rüya gördü. Rüyasında taşlar mücevher kutusunda çıkmış ve bizi değirmene götür diyorlardı. Polly "Limonlu Bayır'da değirmen yok ki!" dediğinde ise taşlar yine bizi değirmene götür diyorlardı. Polly elinde olmadan yatak odasından çıkmış ve dışarı doğru yürüyordu. Uzunca bir yürüyüşten sonra daha önce hiç görme3diği bir değirmen gördü. Değirmenin üst penceresinde kötü bir yüz gördü. Bu Bay Çiklet'ti. Polly o an uyanmaya çalıştığında, kendini yatağında güvende  buldu. Ama kristaller elindeydi. Üstelik yorganını açtığında bütün kanıtlar oradaydı. Ayakları çamurlu ve leş gibiydi. Demek ki oraya gerçekten gitmişti...

Acaba elindeki kristallerin sırrı neydi?
Bay Çiklet'in bu konuyla ne ilgisi vardı?

İyi Ve Kötü

İyi nedir? Kötü nedir? Bizim için iyi olan başkası için kötü olabilir mi? Herkes için aynı davranış iyi olabilir mi? Kurt ile kuzu ilişkisinde hangisi iyi ya da kötüdür? Bu anlamda iyilik ve kötülük hep neden birilerine yakıştırılır? Günün birinde dünyamızda iyilik tümüyle varolabilir mi? Aşağıdaki cümleyi nasıl tamamlarsınız?
Öyle bir dünyada yaşamak isterdim ki ...


Çocukların sorularına cevap veren bu kitapta iyi ve kötü felsefesi anlaşılır, ilginç yaşamsal deneyimlerle anlatılıyor.

3 Ağustos 2010 Salı

Bay Çiklet ve Gülyabaniler


Kitabımızın adı "Bay Çiklet ve Gülyabaniler". Tudem yayınlarının olan bu kitap Bay Çiklet serisinin 3. kitabıdır. Bu kitapta Bayan Sevimli Gülyabani Dağı'nda şeker için bitki topluyordu. Tam o anda bir "FERYAT". Polly ve Friday hemen Bayan Sevimli'nin yanına giderler. Sonra bunu kimin yaptığını öğrenmek için Gülyabani Dağı'na giderler. Bu arada Bay Çiklet bir şekilde gülyabanilerin kralı olmuştur. Onların önüne bir sürü engel çıkartır ama Polly ve Friday bunların üstesinden gelir. Sonunda Gökkuşağının Ruhu sayesinde gülyabanilerin sırrı ortaya çıkar. Gerçekten çok komik bir kitap okumanızı tavsiye ederim...

2 Ağustos 2010 Pazartesi

Bay Çiklet Ve Mİlyarder Bisküvi

Kitabımızın adı "Bay Çiklet ve Milyarder Bisküvi". Bay Çiklet serisinin ikinci kitabı yine Tudem yayınlarından çıktı.



Bu kitapta elektrikli kasları olan zencefilli çörek adam var ve çok zengindir. Bay Çiklet ve kasap Billy William bu parayı almak için bir sürü yola başvururlar.


Ama sonunda Polly yine günü kurtarır.Kitabın sonundaki Limonlu Listeleri okumanızı tavsiye ederim...






Kitap ayrıca,


2008 Roald Dahl En Komik Kitap ve


2007 Red House Çocuk Kitapları Ödüllerinin de sahibi...

31 Temmuz 2010 Cumartesi

Sen Kötü Bir Adamsın Bay Çiklet

Bu günkü kitabımızın adı "Sen Kötü Bir Adamsın Bay Çiklet". Bu kitap tudem yayınlarının kitabıdır ve Bay Çiklet serisinin birinci kitabıdır. Bu kitapta Bay Çiklet, küvetindeki kızgın peri, Polly ve köpek Jake'den bahsediliyor. Bay Çiklet bu kadar kötü ve iğrençlik derecesinde pis olmasına rağmen  O'nun bahçesi Limonlu Bayır kasabasındaki en güzel bahçeydi. Çünkü bahçeyi ne zaman bakımlı tutmasa banyo küvetinden çıkan kızgın bir peri onun kafasına tavayla vuruyordu.  Her şeyin başladığı o gün köpek Jake  bahçeye girdi ve her yeri dağıttı. Ve Bay Çiklet'in başına yine bir tava indi. Jake ise bunu alışkanlık haline getirdi. Çünkü bu kadar temiz ve bakımlı bir bahçede oynamak çok güzeldi. Bay Çiklet ise bunun üzerine köpek Jake'i zehirlemek istedi. İşte bu öykü Bay Çiklet'in köpek Jake 'i zehirleme sürecini anlatıyor. Acaba başaracak mı??



Haa bir de unutmadan kitabın sonunda sizi güzel bir sürpriz bekliyor... :)))))

30 Temmuz 2010 Cuma

Sonsuza Kadar Yaşamanın Yolları

Bu günkü kitabımızın adı "Sonsuza Kadar Yaşamanın Yolları" .Tudem yayınlarından olan bu kitapta Sam adında bir çocuktan bahsediliyor. Sam lösemi hastası olan bir çocuktur ve Sam gerçeklere bayılır. UFO'ları, korku filmlerini, zeplinleri, hayaletleri, bilim insanlarını öğrenmek ister. Lösemi hastası olduğu için ölümle ilgili gerçekleri merak eder. Sam'in, kimsenin yanıtlamadığı soruların yanıtlarına ihtiyacı vardır. Bunun için bir kitap yazmaya karar verir. İşte  bu kitap Sam'in yazdığı kitap ve bu kitap gerçekten olmuş bir olaydır. Bu kitap eğlenceli ve içten anlatımıyla, okuduğunuz en güçlü ve canlı kitaplardan biri olacak...

Vapurları Seven Çocuk

Bu günkü kitabımızın adı "Vapurları Seven Çocuk". Kitabımız yine Günışığı yayınlarından ve yitirilen değerlere dikkat çekiyor. Kitapta Fırat adlı bir çocuktan bahsediliyor. Fırat kardeşi Emre ve olağanüstü bir şekilde masal anlatan annesiyle beraber Boğaziçi mahallesinde yaşıyorlardır. Fırat tatil günlerinde çok sevdiği minik boğaz vapuruna binip karşıya geçer balon satardı. Mahallede yüz yıllık ahşap bir yalıda oturan Meliha Hanım'sa komşularını sıksık evine çağıran güler yüzlü biriydi. Ama bir gün Meliha Hanım yalıdan taşınmak zorunda kalınca mahalle değişmeye ve güzelliklerini teker teker yitirmeye başladı. Minik boğaz vapuru da seferden kaldırılınca Fırat kolları sıvaması gerektiğini anladı...

Alaaddin'in Geveze Su Boruları


Bu günkü kitabımızın adı Alaaddin'in Geveze Su Boruları. Günışı yayınlarının olan bu kitapta nerdeyse hiç konuşmayan ama herkesi dinleyen Alaaddin Bey'den söz ediliyor. Alaaddin Bey'in en iyi arkadaşı küçücük bir nokta hakkında bile saatlerce konuşabilen Memo'dur. Mahalleli onun nasıl biri olduğunu merak etmektedir ve onun boş gezen, tembel biri olduğunu düşünmektedirler. Çocuklara göreyse o bir casus, hatta bir uzaylıdır. Günün birinde mahallede sular kesilince herkes Alaaddin Bey'in işinin ne olduğunu öğrenir...

Güneşi Bile Tamir Eden Adam

 Bugünkü kitabımız Behiç AK tarafından yazılmış “Güneşi Bile Tamir Eden Adam”. Günışığı Yayınları tarafından yayınlanan bu kitapta bir adadan ve adanın sakinlerinden söz edilirken, aslında insanların yaşamlarının amaçları da sorgulanmakta!



Bu adanın ciğercisi Muammer Bey çok iddiacı ve alıngan biridir. Kardeşi çalışkan, tamirci Kadir Bey’e de küsmüştür. Oysa o her tür eşyayı hatta kırık kalpleri bile tamir edebilen birisidir. Kadir Bey her gününü Adalılar’ın eşyalarını tamir ederek, eski eşyaların insanların yaşamındaki anılara dair değerini dile getirerek geçirir. Ama beyaz eşya satıcısı İhsan Bey Adalılar yeni eşya almadığı için kazancı düştüğünden bu durumdan hoşnut değildir. Adalılar da hep eski eşya kullanmaktan artık bıktıklarından yeni eşya istemektedirler.


Sonunda Adalılar tamirci Kadir Bey’i adadan uzaklaştırmaya karar verirler.

Ama nasıl?

Parçacıkların Dünyası

Bu günkü kitabımızın adı "Parçacıkların Dünyası".Tübitak yayınlarının olan bu kitapta atomun parçaları anlatılıyor.Kitapta Cern'deki biliminsanları çizgi romana dönüştürüldüğünden çocuklar için daha da eğlenceli bir hal alıyor. 






29 Temmuz 2010 Perşembe

Bunun Adı Findel

Bu günkü kitabımızın adı "Bunun Adı Findel".
Yazar, anadilin ihtiyaç duyulan kavramları

tanımlamak için yeni sözcüklerle

zenginleşebileceğini zekice bir kurguyla

anlatırken, kuralların anlamını da gerçekçi

bir gözle yeniden sorguluyor. Beşinci sınıfın

en acar çocuklarından Nick, olmadık sorularla

ders kaynatmada ustadır. Ancak, çetin ceviz

dilbilgisi öğretmeni onun oyununa gelmez ve

sözcüklerin nereden kaynaklandığı üzerine bir

rapor hazırlamasını ister. Öğrendiklerinden çok

etkilenen Nick bunları sınamak için parlak bir fikir bulur: Kalem yerine "findel" demeye başlar.



Hiçbir anlamı olmayan sözcük önce okulda, sonra

kasabada hızla yayılır, televizyonlara konu olur. Nick'in masum oyunu hiç ummadığı sonuçlara yol açacaktır...

Tiny Book